Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından kamuda alınacak tasarruf tedbirlerini açıkladı. Tüm kamu kurumlarında 3 yıl için geçerli olacakmış. Tasarrufla 1 trilyonluk bir kazanç sağlanacakmış.

Alınan tedbirler yeni araç alımı, araç kiralanması, fazla olan araçların elden çıkarılması ve yeni bina yapımı gibi maddeleri kapsıyor.

Hedef bütçeye yeni kaynak sağlamak. 

Şimdi bunları duyunca insanın aklı karışıyor. 

Ne diyeceğini bilemiyor.

İnsanın 'şimdiye kadar nerelerdeydiniz?' diye sorası geliyor.

Madem böyle bir kaynak var, bugüne kadar neden kullanılmadı?

Kaynak yokluğundan emekliler ve çalışanlar es geçildi. Bir anlamda emekliye varlık içinde yokluk yaşatıldı.

Kaldı ki, bu tasarruf tedbirleri belirli dönemlerde değil her zaman uygulanmalı.

85 milyon vatandaşın parası kamuda dikkatli ve adaletli bir şekilde kullanılmalı.

Çünkü, bilinen ve görünen tablo bu... Birileri bin bir güçlükle ayakta kalmaya çalışırken, birileri kamu imkanıyla rahat.

Hem de o kadar rahat ki, dünya umurlarında değil.

Elbette kötü iyiler için örnek olmaz. Biz de zaten tüm kamu çalışanlarını bu kategoriye almıyoruz. Düzgün ve sorumluluklarını taşıyanları tenzih ediyoruz.

Öyle ki, zaman zaman şahit oluyoruz, kamu araçlarını kendi şahsi işleri için bile kullanabiliyorlar.

Demek ki, "Devletin malı deniz, yemeyen keriz" sözü boşuna değilmiş. 

Emirvaki ile bir takım önlem alınmaya çalışılırken aslında görevli her devlet adamının kuruşu bile harcarken kılı kırk yarması gerekmez mi?

Bakın 1 trilyon gibi bir kazanımdan bahsediliyor. Ülkenin ekonomik sıkıntı  çektiği bir dönemde az para mı?

Zaten kamu kurumlarında iş biraz sıkı tutulsa değil 1 trilyon belki 4-5 katı daha kazanım olur. Bu miktarda bir açık kapamaya yeter.

Vatandaştan sabır isterken kamuda bonkörlük olamaz. 

Bu vijdanları yaralar.

Eğer sabır gerekiyorsa, bu sabrı vatandaş, amir, memur, yönetici ve kamu olmak üzere bütün herkes birlikte göstermeli.

Her kuruş yerinde harcanmalı... 

Hem de belirli sürede değil tasarruf her zaman yapılmalı.