SON DAKİKA
Hava Durumu

İstanbul'da ne eksik?

Yazının Giriş Tarihi: 26.07.2024 08:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.07.2024 08:15

İstanbul bir dönem Kültür ve Sanat başkenti olduğunu tartışmasız hissettirirdi. Şu anda ise sadece daha büyük bir şehir gibi .

Dönem dönem yeni sesler, yeni eserler çıkıp ülkeyi büyülerdi . Arnavut , Boşnak, Laz, Kürt gibi farklı soylar bu çıkışları heyecanla takip eder, dinlerken bir kulak kardeşliği oluşurdu. Hatta bu ülke sınırları dışına çıkıp dünyaya yayılırdı. Üsküdar’a gider iken ( katibim ) parçası bunun örneklerinden birisidir.
Bunun en kuvvetli aktörlerinden birisi Türk sanat müziğidir. Bu müzik Doğu ve Batı müziğini olabilecek en güzel şekliyle sentezlemiş bir türdür. Naif anlatımıyla dilimizi kuvvetlendiren her türlü anlatımı içinde barındırır. Her Kulağın sevdiği makam ve icra yeteneğine sahiptir. Bir torbaya bin tane parça atsak, bunlardan tombala gibi çekip 20 tanesini çıkartıp bir liste yapsak tartışmasız bıkmadan dinlenir. Bunu batı müziğinde yapsak bir iki parça liste bütünlüğünü bozar.
Türk sanat Müziği içinde kullanılan Kanun , Ud, Tanbur, Kabak kemane, Cümbüş ney gibi enstrümanlarımız vardı. Her birinin büyük ustaları vardı. Bu ustalar bile ayrıca takip edilirdi. Gençler bunlardan ders alıp onların yerini alırdı. Şimdilerde bunların da azaldığını üzgünlükle gözlüyorum. Tıpkı telkari, hakkaklık, halı dokumacılığı gibi bu mesleklerde zamana direniyor. Ne kadar direnir onu da bilemiyorum.
Bu müziğin korunması için hiçbir şey yapılmadı demekte yanlış olur. Konservatuarlar açıldı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumun da sanatçılar kadrolaştırıldı. Bir taraftan bu koruma zırhı zararlı mı oldu diye düşünmeden de edemiyorum. Bu kurumların sert iç kaideleri bu müziğin gelişmesine engel olmuş olabilir mi ? Lezzetlerin bu zırhın dışına çıkmasını engellemiş olabilir mi ? Bir müzisyen değilim. Kötü giden bir şeyler olduğunu görebiliyorum. Yapabildiğim sadece bu kadar. Bu sanatın alaycı kesiminin neredeyse yok olduğunu düşünüyorum. Onları da korumanın yolları da aranmalımıydı. ?
Türk Sanat Müziği kurtarılıp üretkenliği tekrar kazandırılırsa İstanbul’un kıymetli renklerinden birisi belki tekrar yerine konabilir.
Sanki bu Müzik dinleyiciye şu eseriyle cevap veriyor gibi.
“Pişman olur da bir gün dönersen bana geri
Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri
Sana sevgiler sonsuz, henüz geçmedi zaman
Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri”

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.