Bir çocuk diğer çocuğa "benim babam senin babanı döver" diyor. Diğer çocuk, "döver tabii annem bile dövüyor" diyor. Neyse işin şakası konuya gireyim. Konumuz her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da mevcut olan şiddet konusu.
Bazı konular vardır ki ağdalı konulardır. Sık sık karşılaşılır, dillerde pelesenk olur. Bilinçaltımız sık sık bunları duymaktan rahatsız olduğundan sıkıldığı için bizi konudan uzaklaştırır. Bu durumda konunun çözümü için gerekli kamu oyu desteğini azaltır. Şiddette işte böyle bir konu.
Geçtiğimiz günlerde Bodrum 12 nolu Aile Sağlık Ocağına yüksek ateşle gelen bir hastayı Hekim Dr. Mustafa Hürkal Tezvar hastaneye sevk ediyor. Ancak hasta yakını tedavinin orada yapılması için ısrar ediyor. Doktorda kabul etmeyince hasta yakını boğazını sıkıyor. Kalp krizi geçiren doktor yoğun bakıma alınıyor. Entübe ediliyor.
Efendim böyle şeyler yapmayalım. Sorunlarımızı sineğe vurar gibi davranarak çözemeyiz.
Yetkili merciler bu durumla karşılaşınca mutlaka görevlerini yapmışlardır. Biraz ironik olacak ama bu olayı şiddetle kınamışlardır. Vatandaşlar da duyarlıklarını göstermişlerdir. İdam cezası geri gelsin filan demişlerdir.
Şiddet sorunun en kötü yanı sarmal bir sorun. Fiil bireysel bir şekilde gerçekleşiyor. Ama etkenler toplumsal etkenler. Etkilenen de toplum.
Bu nedenle başta söylediğim gibi sıkılmadan kaçmadan konunun üzerine gidilmelidir.
Boşta kalacağım diye üzülmeyin. Bu film de herkese bir rol var. Mesela ben senaristi olayım.
Ülke olarak şiddete karşı milli bir mücadele içine giriyoruz. Başımızdakiler terörü sadece dağda görme zihniyetinden çıkıyorlar. Her türlü şiddet olayını terör kapsamında değerlendirerek yasamalarını tekrar gözden geçirip daha derin bir yaklaşımı devreye sokuyorlar. Yargı ve denetim aynı şekilde olayları tavizsiz bir şekilde değerlendiriyor. Medya bu olayları yapanları göz alıcı bir şekilde yakınlarıyla birlikte haberleştiriyor. Eğitim kurumları çocuklara yaşamın içinden bir ders koyup burada konuyu işliyor. Geleceğe dair duyarlı bir kamu oyu oluşturulmasını sağlıyor. Şiddete yatkın birey ve aile yapıları öyle bir bunalıyor ki. Bu eğilimden büyük zararlar içine gireceklerini fark ediyorlar. Ve Bunların büyükleri -aman evladım demeye başlıyorlar. Sosyal medya da şiddet içerikli her türlü öge duyarlı vatandaşlarca kınanıyor. Hatta şikayet ediliyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bunlara para cezası yazıyor. Bu para cezası ile şiddet mağduru olanların mağduriyetleri gideriliyor. Şiddet olaylarını gerçekleştirenlerin fakirlerinin davalarına bedava avukat atanmıyor.
Olmaz mı böyle bir film yapılsa güzel olmaz mı ?
Bu nedenle başta anlattığım fıkraya gülmeyin efendim. Bana kızın. Burada şiddet içeriği var deyin. Teröre maruz kalan sağlık çalışanlarına, kadınlara, çocuklara, yaşarken haberimiz bile olmayan aile fertlerine, öğretmenlere, öğrencilere, mafya sal yapılara maruz kalan bireylere ,kısaca herkese geçmiş olsun diyorum. Bir an önce konuya kalıcı çözüm adımlarının atılması için gerekli hidayeti Rabbimden niyaz ediyorum.