SON DAKİKA
Hava Durumu

Umuda dair

Yazının Giriş Tarihi: 18.07.2024 00:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.07.2024 00:26

Bugün Victor Frankl'ın İnsanın Anlam Arayışı adlı kitabından beni çok etkileyen bir öyküyü sizinle paylaşmak isterim.

Frankl, toplama kampındaki genç bir kadından şöyle bahseder: “Kadın birkaç gün içinde öleceğini bilmesine rağmen hayli neşeliydi. Bir sohbetimizde," 'Kaderin beni böyle ağır bir şekilde ezmesine minnettarım. Daha önce şımarık bir insandım ve tinsel başarıyı ciddiye almıyordum.' Barakanın penceresinden dışarıyı göstererek, 'Şu ağaç yalnızlığımı paylaşan tek dostum.' dedi. Pencereden bir kestane ağacının sadece bir dalını görebiliyordu; dalın üzerinde iki
çiçek açmıştı. 'Bu ağaçla sık sık konuşuyorum.' diye ekledi kadın."

Bu sözler üzerine Frankl kadının hezeyan geçirdiğini düşünerek kadına ağacın kendisine karşılık verip vermediğini sordu. Kadın, "Evet! Bana ‘buradayım, buradayım. Ben yaşamım, sonsuz yaşam' diye karşılık verir" dedi.

Kadınla kestane ağacı arasındaki bu iç bağı oluşturan nedir?” diye düşünür Frankl.

Bağ, doğayla genç kadın arasındaki ortak tözdedir zannımca.

Bir ağaç dalında yaşama tutunmaya çalışan genç kadın örneği; doğanın şefkatle kucaklayan, umut, neşe, şifa ile insanı kuşatan, koşullar ne olursa olsun yaşamın devam ettiği mesajını insana veren lisanının tezahürüdür.

İki çiçek ölüme yakın birine neşe saçıyorsa etrafımızdaki bunca ağaç, dal, yaprak, çiçek ruhumuzda kimbilir nasıl filizler açar!

... ve nasıl mutlu olmayalım bir ağacın dalı, yaprağı gibi hissettiğimizde; "ente minni ve ene mink" (Sen bendensin ben de senden) melodisi ile kırılan dallarımızdan birlikte filizlendiğimizde.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.