Sev, yargısız, içten, dokunur gibi…
Çünkü sevgi, yaradılışın ilk nefesidir. Yaratıcı’nın “Ol” deyişindeki titreşim, sevgidir. Gerçek sevgi hükmetmez, koşul koymaz; sadece var eder. Kalbini aç, sevdikçe arınırsın, arındıkça Yaradan’a yaklaşır, O’nun yumuşak elini kendi içinden hissedersin.
Dinle, sadece sesi değil, sessizliği de…
Evrenin gerçek sesi sessizlikte yankılanır. Sessizliğe kulak verirsen, Yaratıcı’nın kalbinde süzülen nefesi duyarsın. Her sessizlik, bir vahiy gibidir görünmez kelimelerle öğreten bir ilahi hatırlatma.
Hatırla, çocukluğunu, düşlerini, unuttuklarını…
Hatırlamak, kaynağa dönmektir. Çocukluğun masumiyeti, senin ilahi saflığının yansımasıdır. Düşlerin, ruhunun sana gönderdiği gizli mektuplardır. Unuttuklarını hatırladığında, Tanrı’nın kalbindeki yerini yeniden bulursun.
Bırak, taşıdığın yükü, içinde birikenleri…
Bırakmak, teslimiyetin adıdır. Çünkü Yaratıcı’nın eli, senin bıraktığın her şeyin ardında bekler. Ruhunun omuzlarındaki taşlar ancak güvenle çözülür. Ne kadar bırakırsan, o kadar yükselirsin.
Yaşa, şimdi’yi, tam da şu anı…
“Şimdi”, Yaratıcı’nın evidir. Geçmiş bir yankı, gelecek bir hayaldir; ama “şimdi” sonsuzluğun dokunuşudur. Şu anda kalmak, Yaradan’la aynı nefesi paylaşmaktır.
Hayal et, umutla, uçsuz bucaksız bir gökyüzü gibi…
Hayal, Yaratıcı’nın insana bahşettiği yaratım kudretidir. Düşlediklerin, evrenin dokusunda titreşir. Umutla kurulan her hayal, bir dua olur; göğe yükselir ve kaderin yankısına dönüşür.
Bak, yüzeyin ötesine…
Çünkü gözle gördüğün her şeyin ardında bir sır vardır. Mistik göz, şeklin ardındaki ruhu, olayın ardındaki dersi görür. Gerçek görme, perdeyi aralayan kalbinle olur.
Gör, gözlerinle değil, kalbinle…
Kalp, Yaradan’ın tahtıdır. Kalbinle gördüğünde artık hiçbir şey sır değildir. O zaman taş bile canlıdır, rüzgâr bile konuşur, su bile dua eder.
Anla, anlamadan geçip gidenleri…
Her yaşanan, bir öğretidir. Acı bile Yaratıcı’nın dilidir, seni büyütür, derinleştirir.
“Neden ben?” deme; “Bu bana ne anlatıyor?” de. Çünkü her olayda gizli bir ilahi plan saklıdır.
Sarıl, bir insana, bir ana, kendine…
Sarılmak, enerjiyi birleştirir; Yaradan’ın sevgisini görünür kılar. Birine sarıldığında, aslında bütün evrene sarılırsın. Kendine sarıldığında ise Yarada’nın seni kucaklayışını hissedersin.
Dokun, sevgiyle, şefkatle, incitmeden…
Her dokunuş, bir dua’dır. Sevgiyle dokunmak, Allah’ın elleriyle dokunmaktır. Çünkü Yaradan incitmez, yalnızca şefkatle dönüştürür.
Bu öğretiler, kalbi yeniden merkeze çağırır.
İnsanın en büyük ibadeti, sevgiyle var olmaktır.
Her nefeste Yaradan’ı anmak, her bakışta O’nu görmek, her eylemde O’nun ışığını taşımaktır.
“Sev, çünkü sevgi Yarada’nın adıdır.
Dinle, çünkü sessizlik O’nun sesidir.
Ve yaşa — çünkü sen, O’nun suretisin.”
Yorumlar