Hepimiz maalesef cep telefonunu elimizden düşürmez olduk. Sosyal medya o kadar çok bizi eline geçirdi ki özel hayat mahremiyet diye birşey kalmadı. Hayatımızda gün içinde yaptığımız herşeyi sosyal medyada paylaşır olduk. Amaç ne peki dikkat çekmek ve beğeni almak...
Zamanın ruhu artık daha çok görünmek üzerine. Sosyal medyada parlayan hayatlar, etiketli markalı kıyafetler, lüks son model arabalar, pahalı kahveler ve yemekler… Hepsi tek bir amaç uğruna: dikkat çekmek. Oysa dikkat çekmekle değerli olmak aynı şey değildir. Dikkat çeken aslında düşman çeker...
Örneğin ünlü sanatçı Tarkan uzun bir aradan sonra vereceği konserle tekrar sevenleriyle buluşacak. Mega Star'ın konser biletleri saatler içinde tükenmiş. Bilet alabilenler mutlu, bilet bulamayanlar ise üzgün. Bilet alanların bir bölümünün amacı konserde selfie çektirip sosyal medyada paylaşıp afedersiniz hava atmak.
Gösteriş; çoğu zaman içi boş bir ambalaj gibidir. Parlak, göz alıcı ama içeriği sorgulanmaya değer. Gerçek zenginlik; bir şeylere sahip olmakta değil, ona rağmen sade kalabilmektedir. Sahip olduklarını bağırarak göstermek, sahip olmadıklarını örtmenin başka bir yoludur bazen.
İnsanlar mutlu olduklarını ispatlamaya çalıştıkça mutsuzlukları büyür. Paylaştıkça eksildikleri bir kısır döngüye girerler. Gösteriş, kendine güvenin değil; onaylanma ihtiyacının ürünüdür.
Oysa ki sadelik özgürlüktür. Gösteriş ise kalabalıklar arasında kaybolmuş bir “ben”in yardım çığlığıdır. Gerçek olan; sessizdir, derindir, gösterişe ihtiyaç duymaz. Ve çoğu zaman, en kıymetli olan şey, kimsenin görmediği yerdedir.
Zengin insanlar asla dikkat çekmek istemez. İnsanlara gücün olduğunu göstermemek marifet aslında. Ama bizim toplumumuz ne yapıyor. Zenginliğini herkese göstermek göze sokmak istiyor. Olay aslında kimsenin şüphelenmeyeceği birisi olabilmek. Neden biz sade ve mütevazi olamıyoruz?
Yorumlar