Dünyada 8.5 milyara yakın insan yaşıyor. Dünya 7 farklı kıtadan oluşur: Avrupa, Asya, Avustralya, Antarktika, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Afrika. Tüm kıtalar arasında Asya, hem kara alanı hem de insan nüfusu bakımından en büyüğüdür. Peki insanların yaşadığı ülke şehir kaderimidir?
İbn Haldun’un yüzyıllar önce söylediği “Coğrafya kaderdir” sözü, hâlâ tartışma konusu. Bazıları için bu söz, bir teslimiyet ifadesidir; bazıları içinse acı bir gerçeğin özeti. Gerçek şu ki, doğduğumuz ve doyduğumuz yer; dilimizi, inançlarımızı, kültürümüzü, hatta hayata bakışımızı şekillendiriyor. Örneğin bir Afrika çocuğuyla Finlandiya'da doğan bir bebek aynı imkânlara sahip değil.
Savaşın ortasında büyüyenle, refah içinde yetişen insanlar maalesef aynı hayalleri kuramıyor. Eğitim, sağlık, milli gelir ve özgürlük gibi en temel haklar bile çoğu zaman coğrafyaya bağlı olarak şekilleniyor.
Ama coğrafya her zaman “mutlak” kader değildir. Bir zorluktur, evet. Bir başlangıç noktasıdır. Ancak insanın azmi, bilgisi ve kararlılığı bu kaderi dönüştürebilir. Nice yoksul topraklardan çıkıp dünyaya iz bırakan insanlar, bu gerçeğin ispatıdır.
“Coğrafya kaderdir” demek, her şeyi coğrafyaya yüklemek değildir. Aksine, bu kaderi anlamak, sorgulamak ve dönüştürmek için bir başlangıçtır. Çünkü bazen kader, cesaret edebilenler için sadece bir çıkış noktasıdır.
Ülkemize de bir bakalım. Sene olmuş 2025... Türkiye'de yaşamak da hayatta kalmak da gerçekten çok zor. Hayat pahalılığı, eğitim, sağlık ve adalet gibi en önemli konular ne yazık ki ülkemizde çok zor. Paranız varsa herşey kolay. Ama paranız yoksa yaşamak hayata tutunmak çok zor.
Asgari ücretin 22 bin lira, en düşük emekli maaşının 16 bin 800 lira ve ortalama bir ev kirasının 15 bin lira olduğu Türkiye'de geçinmek büyük başarı. İnsanlar, dışarıda yemek yemeye, sinemaya veya yılda bir kez tatile gidemiyor ne yazık ki. Ancak gelişmiş ülkelerde genci ve yaşlısı herkes sosyal bir yaşam sürebiliyor. Peki sizce Coğrafya Kader mi?
Yorumlar