Malumun tekrarı gibi olacak ama üzerimizden bir pandemi geçti. Tüm dünya maske takmışken, aşı furyasının ardından çok kısa sürede normalleştik. Peki, gerçekten normalleştik mi?
Beynimiz bu musibeti unutmak için her şeyi yaptı gibi geliyor bana.
Adeta, ne olduğunu tam olarak anlayamadığımız bu hastalığın adını
anmamaya yemin ettik. Hem de fıtratımızda var olan telepatik bir
hissiyatın gönüllü neferi gibi.
Pandemi hakkında çok fazla bilimsel açıklama gelmese de kan
pıhtılaşması sorunu oldukça gündemdeydi. Eminim, hâlâ birçok kişi
kendi kararıyla aspirin vb. ilaçlar kullanıyordur. Oysa kanın incelik
değerini belirleyen INR seviyesinin belli bir ortalamada olması büyük
önem taşıyor. Koronavirüsün etkisiyle düşebilen bu değer, pıhtı
oluşumu nedeniyle enflamasyona, inmeye ve organ hasarına yol açabiliyor.
Öte yandan, kan sulandırıcıların gereğinden fazla kullanılması ise
mide, bağırsak ve beyin kanaması gibi ciddi iç kanamalara sebep
olabiliyor.
Bu nedenle, özellikle davetlerin arttığı Ramazan ayında, eski sofra
geleneğinden farklı olarak daha hafif menüler tercih edelim.
Misafirlerimize yemek konusunda ısrarcı olmayalım, çünkü herkes
kendi vücudunu en iyi kendisi bilir.
Unutmayalım ki sağlık, soframızdaki bolluktan daha kıymetlidir.
Küçük değişiklikler büyük farklar yaratabilir. Kendimize iyi bakalım,
bedenimizin bize verdiği sinyalleri görmezden gelmeyelim. Çünkü iyi
hissetmek, iyi yaşamanın ilk şartıdır.
Hayırlı Ramazanlar. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar