Özlem, öylesine tarifsiz bir duygudur ki her bedende, her ruhta etkisi farklıdır. Kimi zaman yürek, özlem duyduğuna kanatlanıp uçmak ister; kimi zaman ise tarifsiz ve derindir. Özlem, uzakta olan bir varlığa karşı duyduğumuz kavuşma isteğidir. Sadece insana karşı duyulan bir duygu değildir; kişiler bir insana özlem duyabilecekleri gibi bir yere, bir eyleme, bir duruma veya başka bir varlığa da hasret duyabilirler. Hasret aslında sevgiyle kardeştir. Onun olduğu yerde sevgi de vardır çünkü özlem sevgiden beslenir.
Özlem, birçok şaire ilham kaynağı olmuş ve şiirlerine konu edilmiştir. Bu duygu kimi zaman güzel, kimi zaman ise çileli hale gelir. Eğer bu hasretin sonunda vuslat yani kavuşma yoksa, duygu çekilmez bir hal alabilir. Eğer benim gibi biriyseniz, birini özlemek sizi her gün parçalayarak dibe sürükleyecek; fakat siz her gün yeniden güçlenerek ayağa kalkacaksınız demektir, tıpkı bir Zümrüdüanka Kuşu gibi. Veyahut bir Kelebek gibi, kanatlarınız kırıldığında sessizce köşeye çekilir ve onun da bir gün kanatlarının kırılacağı (özleyeceği) günü bekleyebilirsiniz. Bu süreç size acı verir ve sizin ruhunuzu görmeyen kimse, uğruna acı çekmeye değer biri değildir.
Ölen bir sevdiğimize duyduğumuz özlem ise bu dünya için kavuşması mümkün olmayan, yani mutlu sonu olmayan bir duygudur. Çekilmesi gerçekten zordur. Ancak kimi zaman, özlediğimiz kişi veya varlığa kavuşacağımız an bellidir. “Sayılı günler tez geçer.” sözünden de anlaşılacağı üzere, bu duygu insana bazı durumlarda mutluluk bile verebilir. “Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır.” derler. İşte beklenen gün, özlemin sona ereceği gündür. İnsan çoğu zaman sahip olduğu şeyin kıymetini bilmez; onu kaybettiğinde, aslında ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlar. Bu manada mutlu sonu olan özlemler güzeldir, çünkü sahip olduklarımızın değerini daha iyi anlamamızı sağlar.
Mesafeler insanları ayırdığı gibi yakınlaştıran değerler de kazandırır. Bağların eskisi kadar kuvvetli kalmasını sağlayan özlemdir. Severken içten sevenler daima birbirlerini özler ve hasret duyarlar. Özlemek, ilişkileri canlı tutar ve insanlara birbirlerini hatırlatır. Özleyin birbirinizi! Gurur sizi öldürür.
Özlem; sevgi, saygı, barış, kardeşlik gibi insana özgü duygulardan biridir. Özlem ve hasret birbirine çok yakın duygulardır. İnsan, yakınlarından uzak kaldığında, sevdiği bir hayvana ya da eşyaya ulaşamadığında özlem duyar. Örneğin, evladını yurt dışına gönderen bir annenin, onu uzun süre görememesi sonucu yaşadığı duygu özlemdir. Veya kardeşi olmayan bir çocuğun ailesi ona evcil bir köpek almıştır; çocuk tüm dünyasını bu köpeğin üzerine kurar. Ancak köpek hastalanıp ölünce, çocuk derin bir özlem yaşar. Çünkü gerçekten sevdiği şeyi kaybetmiştir. Bu örnekler gösterir ki insan, elindekinin kıymetini çoğu zaman onu yitirince daha iyi anlar.
Özlem, sesini duyamadıklarımızı, yüzünü göremediklerimizi, elinin erişemediklerini hatırlatır kalbe. “Keşkeler” biriktirmek istemediğimiz her an özlem bir köşeden çıkagelir. Bazen sıcacık bir sarılışta, bazen terleyen avuçlarda, bazen ise yürek sızısındadır özlem. Kimi zaman çöl sıcağında bir yudum suya hasret kalmak gibidir, kimi zaman buzdan bir denize düşmek kadar keskin ve serttir. Bazen kalabalıklarda tek gerekli insanı aramaktır, bazen de yalnızlıkta binlerce yüze hasret kalmaktır.
Bazen anne şefkatidir özlem, bazen ise babanın koruyan gölgesi. Bazen tüm evi saran sıcacık çöreğin kokusudur özlem, bazen de yanık bir türküye dalıp gittiğin baba ocağında gizlidir.
Bazen kalakalmak, bazen kalamamak, bazen gidememektir özlem. Çaresizliktir; başı sonu belli olmayan bir araftır. Gün sayarken takvimden yaprak koparmaktır, ansızın kilometrelerce uzaktaki sevgiliye yapılan sürprizdir. Araya mesafeler girse bile “Sen hep aklımdasın.” diyebilmenin en tatlı yoludur.
Bazen mevsimleri, yılları devirmektir özlem. Aylarca söyleyememek, yıllarca hep aynı rüyada görmek… Bazen bir sigaranın dumanında, bazen edilen bir duada, tutulan bir niyette, bazen ise iki mahur gözde gizlenir.
Bazen dostlarla meşktir, sevgiliyle aşktır; anne babayla barışmak, kardeşle sarılmaktır özlem. Bazen sıcacık bir nefeste, bazen camın buğusuna çizilen resimde saklıdır.
Özlem işte budur; herkeste farklıdır etkisi. Ama şu da bir gerçektir ki özlemek, acısıyla tatlısıyla yaşadığını hissetmektir. Varoluş sebebidir, kimi zaman bir imtihandır; bedeli ağır ama sonuçları güzeldir. Özlemek sabretmektir; pişmanlıklarda “keşkeler”, tebessümlerde “iyikiler” arasında gidip gelmektir.
Anıların kucağında büyüyen bir bebek gibi narin, tozlu raflarda bekleyen bir günlük gibi içi dolu, dokunsan ağlayacak kadar kırılgandır özlem. İçimizde büyür, büyür de taşar. Ancak önemli olan, özlediğimizin değerini bilmek ve bunu dile getirebilmektir. Ellerini tutup gözlerine bakarken sözcüklerin dökülmesine izin vermektir. Kalpten gelen, dudaklarda nağmelenen o dizeler dargınları barıştırır, umutları filizlendirir, günü güzelleştirir.
Her şey gönlünüzce olsun… Kalın sağlıcakla.
Yorumlar