Efsaneye göre aydınlanma, ruhsal yolculuk ve bütünleşmenin sembolü olan Simurg’a ulaşmak için binlerce kuş; aşk, ayrılık, hırs, kıskançlık, ego, bağımlılık, hayret, tevhid marifet, arzu vadilerinden geçerken bülbül aşkla, papağan kibirle, kartal güçle atmaca cesaretle sınanmış. Yani her kuş kendi zaaflarıyla, defolarıyla ve kusurlarıyla test edilmiş ve sadece otuz kuş geçebilmiş bu vadileri. Sîmurg’a ulaşınca bir ses gelmiş: “Siz buraya otuz kuş geldiniz; otuz kuş gördünüz. Daha fazla yahut daha az gelseydiniz o kadar görünürdünüz. Burası bir aynadır!”
Kendi varlıklarıyla kendi kırılganlıklarını, zaaflarını aşmış olan bu kuşlar ayrıldıkları ve vardıkları yerin kendileri olduğunu anlamış o anda ve artık ne yol kalmış, ne yolcu, ne de kılavuz.
Pek çok mitosta anlatılan Simurg (Zümrüd-ü Anka) efsanesi Jung’un Arketipler kavramlarıyla örtüşür. Jung, Tanrı arketipi ile kendilik arketipini birbirinden ayırmaz ve bilinçdışına olan yolculuğun insanın içindeki tanrısallığı ortaya çıkarmaya yönelik olduğunu ileri sürer. Ayrıca, kişiliği oluşturan ve her dem bir oluş üzere kaim kılan faktörlerin tümünün kolektif bilinçdışının içeriğini oluşturan arketip hazinesinde mevcut, bu bağlamda bilinçdışının sadece psikolojik değil aynı zamanda manevi olduğunu, bilinçli olmayan ne varsa kader olarak deneyimleneceğini söyler.
Diğer bir deyişle farkındalık ışığına getirmediğimiz müddetçe bilinçdışı kalıpları tekrarlamaya devam ederiz. Farkındalık ışığının ruhumuzu aydınlatması için içimizdeki Simurg’un yanması ve küllerinden yeniden doğması gerekir belki de.
Peki ya Martı?
Yolculukta martının kırılganlıkları, egoyu ve özgürlüğü temsil ettiği söylenir. Bazen kendini sabote eder martı; kanatlarıyla gökyüzünü kucaklayacakken toprağı arşınlar. Yoldan sapar, yol uzar. Ama bu da yeni bir deneyimdir. Toprak, hava, deniz arasındaki yolculuk ateşte, Simurg’un yanan bedeninde son bulur.
...külleri savrulur; kâinatın her yerine.
...ve Simurg’un zerreleri buluşur her birimizle.
Bu yüzden…
Ateşe teşnedir beşer; harlar küllenen alevini.
Aydınlatır alazı, saklı gölgelerini.
Yorumlar