Arama Haber Code Logo Arama
Birsen SUBAŞI

Birsen SUBAŞI

Tüm Yazıları

Toplumda otonom denge ahlâk

Giriş: 2024-10-08 11:09 | Güncelleme:
Paylaş

Zaman bu denli hızlı akarken, farkında olmadan ne de çok hasletlerimizi yitiriyoruz.. Herşeyden önce insan olduğumuz gerçeğini, sınırlı yaşam döngüsünün sadece küçük bir parçası olduğumuz hakikatini…

Nasıl da hunharca ve bilinçsizce kullanıyoruz bizlere sunulan, birbirinden farklı ve büyüklükteki fırsatları, görmezden geliyoruz. Karşımızdaki insanların da yaşam ve sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerin, korkusuzca her durumda kullanılması, evrensel bütünlük paydasının, bilişsel varoluş amacına uygun kıstaslarını.. Kendinizdeki egoist cesaretin temelinin aslında tam olarak kocaman bir yanılgıdan ibaret olduğu gerçeği kısa bir süre sonra suratımıza; şiddetli, öfkeli, haklı bir tokat olarak inmektedir. Toplumsal değerlerin esas kaynağının; “ fayda ve insan” tekelinde gelişip, sürdürülerek gelecek kuşaklara daha büyük bir faydaya dönüşmek adına aktarılmasıyla kalıcı, genel geçer kurallar nezdinde, benimsenerek inşa edilen farklı mihenk taşlarıyla örülen, çeşitli ritüellerle esneklik kazandırılan, kuşaktan kuşağa lanse ettirilen ahlâkî bütünlük olduğu bu bütünlüğün bireyin tüm yaşamı boyunca şekillendirici güç olduğu, bu gücün toplumsal lokomotif otonom bir denge ile sağlandığını açıkça görebilmekteyiz.. Yani ahlâk, beşerîyat üzerine giydirilmiş donanımsal bir zırh olma özelliğiyle, yaşam ve yaşayan tüm onursal varlığı benimseyen farkındalıklar bütünlüğüdür. Son yıllarda toplumsal ahlâk düzeyi düşen toplumlarda şiddet, terör, kadın ve çocuk cinayetleri, hayvan ve doğa katliamları, psikosomatik ve nörotik vakalar sıklıkla karşılaşılan durumlardır. Temelde alınmayan, kişiyi tamamen sosyal yapının bir parçası haline getiren bazı etik değerlerin, yaratmış olduğu boşluk ve tatminsizlik duygusu, kural tanımaz, ölçülemez, kontrolden çıkmış toplumsal bir infial durumunu beraberinde getirmektedir. Ne yazık ki; bu denli talihsiz durumlarda oldukça sık karşılaşmaya başladık.. Temel düstur: “ Yaratılanı, Yaradan’dan ötürü sevmek” değil miydi? O halde ahlâkın; Yaratıcı Gücün, merhamet, şefkat, sağduyu, metanet , zerafet, adalet gibi tılsımlarla taçlanması gerekmez mi?

İnsanlık onurunun, korunması, soyunun devamının sağlanması, yeraltı ve yer üstü kaynakların doğru kullanılarak, gelecek nesillere aktarılması, tabiatın korunarak, ekolojik dengenin belli saçayaklarının, bilinçli farkındalık hamleleriyle oluşacağı, kamu- özel sektör destekli yaptırım gücüne hâiz birçok kanunun hayata geçirilmesi elzem bir gereksinim…

Yorumlar

Diğer Yazarlar

Ali AYDOĞDU
Birsen SUBAŞI
Burcu Öztürk - Astrolog
Dr. Huriye TEZGELEN
Elif SÖZER
Gülsün İcik YILMAZ
Hakan DAYANIK
Mehmet Hakan KEKEÇ
Melek GİRAY
Mustafa Kılıç
Nihat NASIR
Özkan Öztürk
Öznur Küçüker SİRENE
Su AYAN
Ümit Faruk Yenici
Vedat YÜCEBAŞ

Haber Arama